Sosyal Medya Çağında Anoreksiya Nervoza: Güzellik Uğruna Tehlikeli Yolculuk

Sosyal Medya Çağında Anoreksiya Nervoza: Güzellik Uğruna Tehlikeli Yolculuk

Modern yaşamın görünmeyen krizlerinden biri olan anoreksiya nervoza özellikle sosyal medya çağında gençler arasında hızla yayılan bir sağlık tehdidi haline geldi.

Filtreli fotoğraflar, incelik dayatmaları ve “mükemmel vücut” algısı giderek artan sayıda gençleri bu tehlikeli yeme bozukluğunun pençesine çekiyor.

Anoreksiya Nedir?

Anoreksiya nervoza, kişinin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddetmesi, beden algısında bozulma yaşaması ve bu süreçte sağlığını tehdit edecek düzeyde kilo kaybı yaşamasıyla tanımlanır. Bu hastalık yalnızca psikolojik değil; kalp, böbrek, kemik ve hormonal sistemler üzerinde de ciddi yıkıcı etkiler oluşturabilir.

Uzmanlara göre anoreksiya, tüm psikiyatrik hastalıklar içinde en yüksek ölüm oranına sahip olanlardan biridir. Ölüm nedenleri arasında kalp yetmezliği, elektrolit bozuklukları yer almaktadır. Tedavi süreci zorlu, iyileşme süresi uzundur; ancak erken müdahale ve doğru yaklaşım, hastalığın gidişatını olumlu yönde değiştirebilir.

Güzellik Algısı: Medya ve Toplum Baskısının Gölgesinde

Sosyal medya platformlarında özellikle genç kadınlara yönelik olarak yayılan ince ve kusursuz vücut ideali, anoreksiya nervozanın yaygınlaşmasında önemli bir rol oynuyor. “Estetik” adı altında sunulan içerikler, çoğu zaman sağlıksız bedenlerin yüceltildiği bir sahneye dönüşüyor. Üstelik bu baskı sadece görsel değil; kişinin sosyal çevresinde, okulda, iş yerinde ve hatta aile içinde de tekrar eden bir döngü yaratabiliyor.

Günümüzde birçok kişi, sosyal medyada beğeni almak uğruna yeme davranışlarını kısıtlayabiliyor. Filtreli mükemmellik algısı, gerçek beden algısını bozarken; kıyas kültürü daima “daha zayıf olmalıyım” düşüncesini besliyor.

Kimler Risk Altında?

Anoreksiya nervoza, sıklıkla 14–25 yaş aralığında başlar. Kadınlarda daha yaygındır, ancak erkeklerde de görülme sıklığı giderek artmaktadır. Düşük benlik saygısı, mükemmeliyetçilik, travma geçmişi, ailede yeme bozukluğu öyküsü olan bireyler daha yüksek risk taşır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, pandemi sürecinde gençlerde ekran süresinin artması ve sosyal izolasyonun, yeme bozuklukları vakalarında belirgin bir artışa yol açtığını da ortaya koymuştur.

Belirtiler Nelerdir?

Anoreksiya nervozanın bazı temel belirtileri şunlardır:

  • Hızlı ve belirgin kilo kaybı

  • Sürekli diyet yapma veya yemek sonrası kendini suçlu hissetme

  • Aynada kendini “şişman” görme

  • Yemekten kaçınma, öğün atlama

  • Aşırı egzersiz yapma

  • Soğuk havada bile üşüme, cilt kuruluğu, saç dökülmesi

  • Regl düzensizlikleri veya tamamen durması

Tedavi Mümkün Mü?

Anoreksiya tedavisinde ilk adım, hastalığın ciddiyetinin kabul edilmesidir. Çocuk ve ergenlerde aile temelli terapi (Maudsley modeli), yetişkinlerde ise psikoterapi (özellikle bilişsel davranışçı terapi) ön plandadır. Beslenme desteği, medikal takip ve gerekiyorsa psikiyatrik tedavi eşlik eder.

Şu anda anoreksiya nervoza için özel olarak ruhsatlandırılmış bir ilaç bulunmamakla birlikte semptomlara yönelik destekleyici ilaçlar kullanılabilir. Tedavi uzun sürebilir; ancak erken tanı konulan ve multidisipliner yaklaşımla desteklenen bireylerde tam iyileşme mümkündür.

Eczacılar Bu Süreçte Nerede Duruyor?

Eczaneler, anoreksiyanın ilk ipuçlarının fark edilebileceği önemli sağlık noktalarıdır. Aşırı zayıflamış, laksatif veya zayıflama ürünü talep eden genç danışanlar dikkatle değerlendirilmeli; gerektiğinde aileye ya da hekime yönlendirme yapılmalıdır. Ayrıca toplumda yeme bozukluklarına dair farkındalık oluşturmak da eczacıların önemli sorumluluklarından biridir.

Sonuç:
Anoreksiya nervoza çağımızın hızla yayılan, dış görünüşe dayalı baskılarla beslenen bir sağlık krizidir. Sosyal medyanın etkisiyle her gün daha fazla genç bu tehlikeyle karşı karşıya kalıyor. Güzelliğin sağlıktan önemli olduğu algısını değiştirmek ancak eğitim farkındalık ve bilimsel yaklaşımlarla mümkün olabilir.


18 Haziran 2025, 18:42